Yazarlar3


Güneşin belkide, hem en uzak oldugu hemde en çok kavurduğu toprakların çocugu olmak nasip değil her yaradılana. İsmi cismi bilinmeyen, uzakta, doğuda bir yerde işte. Birkaç mahalleden oluşan küçük bir ilçenin delikanlısı olmak ve büyütmek içindeki çocugu.

Her çocugunun gözünde, her delikanlısının yüreğinde, her genç kızının, kadınının ve her erkeğinin nasırlı ellerine bakmak yeterli; görmek için o büyük, o cesur yürekleri. Evet, başka yerden değil Hınıs'tan bahsediyorum.

Hani o soğuk kış gecelerinde elektriklerinin gidip aylarca gelmediği, metrelerce kar yağmasına rağmen birtürlü okullarının tatil edilmediği, gençlerinin tek eğlence olarak, o zamanlar daha yeni yeni açılan pinpon ve bilardo salonlarında ömür tükettiği, soğuktan; bıyığı, kaşı, kirpikleri pus tutan babaların eve dönüşünü beklemek gibi küçüçük mutlulukları olan memleketimden, Hınıs'tan bahsediyorum.

Harcı değildi herkesin; biraz yaşanmamışlık ve birazda yaşanacak en mükemmel duyguların birlikteliği ile farklı bir mozaiği olan Hınıs'ta çocuk, delikanlı ve genç kız olmak. Aşkı, sevdayı ve el ele tutuşmayı sadece filmlerde olur bilmek, ve birgün mutlaka büyük bir şehirde yaşamayı hayâl etmek.

Terzi Ekrem Ustanın terzihanesinden başlayıp, Sadık abinin yedek parça dükkanında son bulan o küçücük çarşıda bir yukarı, bir aşşağı volta atıp gençlik tüketmek. Bütün duyguların; acının, hüznün, mutluluğun, sevincin, gururun,tükenmişliğin ve umudun en derinden yaşandığı tek memleket olan Hınıs'ta, doğacak yeni güneşleri ve o güneşlerin getireceği yeni umutları; hayaleri beklemek, beklemek, beklemek...

Şimdi düşünüyorumda meğer genç değil, sadece çocuk olabilmişiz biz Hınıs'ta. Ve bu yüzden hamd ediyorum beni yaratan yüce yaradana. Yaz aylarında çarşıda, 'Buz gibi Liomanata' diye bağırarak sattığım limonatayı, bütün çocuklarla birlikte yüzdüğüm ve pantolonumu kurusun diye taşlarına vurduğum tertemiz dereleri, sonra futbol maçı oynadığımız ve sonunda genelde sahibinin hışmından kaçtığımız o yemyeşil bahçeleri, kış mevsiminde ise kardan kaleler yapıp savaş oyunları oynadığımız o memleketin çocukları olabilmişiz biz sadece.

Bayram arife gecelerinde aldırabildiğim yeni elbise ve ayakkabılarımı başucuma koyup erkenden uyuduğum ve sabah bayram namazından dönen babamın elini öptükten sonra kocaman bir çanta poşet ile şeker toplamaya çıktığım, akşam ise eve dönüş yolunda çikolatalarımı sayarak, 'Birsürü çikolata toplamışım' deyip bana mutlulukların en güzelini yaşatan yüce yaradana hamd ederim. İyiki Hınıs vardı ve ben iyiki Hınıs'ta çocuk oldum...

seyyah_murat_ozbas@hotmail.com
 
Haberler
 

Yazarlar
 






Üye Alanı
 

Her Hafta Bir Konu
 

Tarihte Bugün
 

Hınıs Kültür

Hınısım

Hınıs Haber

Hınısın Sesi

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol